‘Dinlenmekten kaçamazsın’

“Bu ölçekte bir dinleme, tarama, kategorilere ayırma ve gerektiğinde kullanmak için saklama işlemi mümkün mü?” sorusunu bilgi güvenliği uzmanı Murat Lostar’a yönelttik. Lostar’ın sunduğu tabloysa pek iç açıcı değil.

Türkiye gündemi her gün başka bir ‘tape’ ile sarsılıyor. Bir yandan yolsuzluklar ve iktidarın medya üzerindeki baskısı, medya ve devlet kurumlarındaki çürüme tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarken, öte yandan Başbakana kadar ulaşan dinlemelerin geldiği boyut zaten ezelden “beni dinliyorlar” fobisi olan Türkiye toplumunu iyiden iyiye şaşkına çevirdi.

'Dinlenmekten kaçamazsın'

‘Dinlenmekten kaçamazsın’

6 Mart’ta Anadolu Ajansı’nın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) yürütülen soruşturmada ulaşılan rapora dayanarak geçtiği bir haber son iki yılda 509 bin kişinin, mahkeme kararıyla dinlendiğini söylüyordu.

“Peki, bu ölçekte bir dinleme, tarama, kategorilere ayırma ve gerektiğinde kullanmak için saklama işlemi mümkün mü?” sorusunu bilgi güvenliği uzmanı Murat Lostar’a yönelttik. Lostar’ın sunduğu tabloysa pek iç açıcı değil.

509 bin kişiyi iki yıl boyunca dinlemek mümkün mü?

O haberde asıl olarak 509 bin kişinin dinlenmesi, yani dinlenme fiili dikkatimi çekiyor. Dinleme fiili, o bilginin, o ses kaydının, yazı kaydının bir kaynaktan çıkıp diğerine gitmesi anlamına geliyorsa, bu dinleme değil kaydetmedir. 509 bin kişinin kaydedilmesi o kadar basit bir iş ki… Buna çok fazla takılmıyorum. Ama o kadar kişinin dinlenmesi, oradan bir yorum çıkarılacak düzeyde üzerine bir zekâ ortaya koyulması gerçekten büyük bir emeği gerektiriyor. Bu nokta çok ilginç ve eğer doğruysa benim için de çok şaşırtıcı.

Ortada mahkeme kararı var ve nihayetinde delil toplamak için de dinleme yapılması lazım.

İlk etapta dinlemelerin kaydediliyor olması gerekiyor. Bildiğimiz kadarıyla hem mevcut yasal düzenlemeler hem de belli ölçüde teknik imkânlar aslında 509 bin kişi ve hatta çok daha fazla kişi arasındaki iletişime teknik olarak girilmesi ve bunun kaydedilmesi olanağını sağlıyor. Ama bu iletişimin dinlenmesi, bir yorum haline getirilmesi, son dönemde internette gördüğümüz örneklerde olduğu gibi bunun ‘tape’ haline getirilmesi gibi durumlar gerçekten de bir insan kaynağını gerektiriyor. Kayıt işlemini yapan makamın, yani TİB’in böyle bir insan gücüne sahip olduğunu düşünmüyorum.

Peki, kayıt altına alma işlemi nasıl yapılıyor?

Önce hukuki düzenlemeden başlayalım. Türkiye’de ‘yasal dinleme’ diye bir mevzuat var. Türkiye Cumhuriyeti devleti, mahkemenin onay vermesi şartıyla herhangi iletişimi dinleme hakkına sahip. Bu bir kere başlangıç noktamız olsun. Türkiye’deki her türlü yazılı, sesli, görüntülü iletişimin ana oyuncularının hepsinin TİB’le özel bir bağlantısı var. TİB yasal bir izin aldığında istediği kişiler arasındaki iletişimi önce ‘takibe’ alıp, sonra araya girebiliyor. Aradaki tüm iletişimden bahsediyorum. Teknik takibe alınan şeyler, TİB’in merkezindeki devasa saklama kapasitesinde bir yerlere koyuluyor. Bu bahsettiğim iletişim, SMS, ses, e-mail vs boyut olarak çok kolay sıkıştırılabilir veriler.

Bunları kaydetmek istediğiniz zaman hafızada çok az yer kaplar. Bu aşamadan sonraki detaylar bizim için de muğlak. Bunlar ikinci bir elemeden geçirilir. Daha sonra işin içine insan giriyor. Bu yöntemlerden bir tanesi. Başka bir yöntem daha var ama Türkiye’de uygulanıp uygulanmadığı hakkında kesin bir şey söyleyemiyorum. Etiketleme diyebileceğimiz bu yöntemle tüm konuşmalar takip ediliyor ve içinde çeşitli anahtar kelimeler olanlar bir tarafa ayrılıyor. Aynı cümle içinde ‘Obama’, ‘bomba’ gibi kelimeleri kullanıyorsanız mesela, bir yerlerde alarm zilleri çalmaya başlıyor. Bu seviyedeki ses tanıma, kelime tanıma gibi şeyleri bilgisayarlar yapabiliyor. Ama bütün bir konuşmanın dinlenmesi, bundan bir anlam çıkarılması, Türkçe’de artık bir terim halini aldığı üzere, ‘tape’ haline getirilmesi ve bütün bunlar üzerinden bir yoruma gidilmesi, bugün için bilgisayarların yapabileceği bir şey değil. Eğer bu kısım 509 bin kişiyse, bilmediğimiz bir yerde devasa bir çağrı merkezi olması lazım.

Skype, WhatsApp gibi yazılımlar ne kadar güvenli?

Bunların özelliği iletişimin kriptolu bir şekilde gitmesi. Bu yazılım şirketlerinin Türkiye’de ofisleri olmadığı için, kriptoyu aşmak için gereken anahtarı Türkiye devletine vermek zorunda değil. Doğru mu bilmiyorum ama Gezi olaylarından sonra Twitter, Türkiye’de ofis açmaya davet edilmiş ama Twitter bunu reddetmiş deniliyor.

Ne olursa olsun bu dinlemeden, kayıt altına alınmadan kaçamıyor muyuz?

Hayır, yani teknik olarak kaçamazsınız. Onlar seni kayıt altına almak isterlerse kaçamazsın. WhatsApp’tan, Skype’tan bahsettik, kriptolar çözülemiyor dedik ama uç noktalarda, mesela telefonlarımıza, bilgisayarlarımıza sızarak konuşmaları ve ortamı dinleyen yazılımlar da var. Daha ticari olanları, eşlere, patronlara satılıyor. Bir kısmı da sadece ve sadece devletlere satılıyor. O satıcıların birinin raporunda, satılan ülkelerden biri olarak Türkiye gözüküyor. Hangi kurum, ne amaçla kullanıyor bilemiyoruz ama böyle bir yazılım Türkiye’de de var.

Türkiye’nin bu konuda teknik donanımı ne durumda? Resmi bilgi elde edebiliyor muyuz?

Böyle bir şeyi sorma hakkımız var ama bilgi alamayız tabii ki. Öncelikle devletin iyi bir saklama kapasitesi olduğunu düşünüyorum. Resmi bilgiye sahip değilim ama ses dediğimiz de çok küçültülebilir, sıkıştırılabilir bir şey olduğu için çok kolaylıkla bilgiyi saklamak mümkün olabilir.

509 bin kişi mahkeme kararıyla dinleniyor. Kime sorsan zaten dinlenme fobisi var. Herkesi dinliyor olabilirler. Devletin herkesi dinleyebilecek donanımı var mı?
Teorik olarak mümkün. Pratik olarak bunu yapmaya kalkarsanız o kadar çok veri çıkıyor ki ortaya, saklama süreniz çok kısalır bu sefer. Aylar yıllar mertebesinden haftalar mertebesine inmek zorunda kalırsınız. İşlemediğiniz veriyi, yere göğe sığmadığı için silmeniz gerekir. İyi de bir tarama mekanizması gerekir. Teknik olarak mümkün ama kanuni olarak olmadığı ortada. Benim de çevremde pek çok kişi kesin dinleniyorumdur duygusuna sahip.

İnsanlar dinlenmemek için eski model cep telefonu ya da ev telefonu kullanıyor, bu işe yarar mı?

Eğer akıllı olmayan cep telefonu kullanırsanız ortam dinlemesi zorlaşır ama yine konuşmanızın dinlenmemesi için hiçbir engel yok.

Ortam dinlenmesi nasıl yapılıyor?

Birkaç yöntem var. Klasik eski yöntem, ortama küçük mikrofonlar, kameralar, böcekler yerleştiriliyor. Bu yöntem hâlâ geçerli ama artarak kullanılan yöntem hepimizin zaten üzerimizde taşıdığımız kameralara, mikrofonlara ulaşmak.
Kaynak:FATİH GÖKHAN DİLER / AGOS

Share