Jüpiter’in uydusunda yaşam izi olabilir

Amerikalı bilim adamları, Jüpiter’in yüzeyi buzla kaplı uydusu Europa’da yaşamı mümkün kılacak koşullara dair bulgular tespit etti.

Jüpiter'in uydusunda yaşam izi olabilir

Jüpiter’in uydusunda yaşam izi olabilir

Hubble Uzay Teleskopu’nun elde ettiği görüntüleri inceleyen bilim adamları, Europa’nın buzla kaplı yüzeyinden su sızıyor olabileceğini söylüyor.

Bu bulgular, uyduda küçük canlılar için uygun yaşam koşullarının mevcut olabileceği şeklinde yorumlanıyor. Bulgular, Amerikan Jeofizik Birliği’nin San Fransisco’daki yıllık konferansına sunuldu.

Bilim adamları, Güneş Sistemi’nde yaşam izi bulunma ihtimali en yüksek yer olması nedeniyle Europa’da keşif faaliyeti yürütmenin öncelikli olarak görülmesi gerektiği görüşünde. Jüpiter’e bir sonraki aracın 2022’den önce gönderilmesi planlanmıyor.

Buzlu yüzeyin su sızdırması, uydunun büyük yeraltı okyanuslarına yüzeyden erişimin mümkün olabileceği anlamına geliyor. Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi’nin gezegen bilimi bölümü başkanı Dr. James Green BBC’ye yaptığı açıklamada, su bulunmasının bilim adamlarının, Europa’da yaşam izi olabileceği yönünde tahminlerde bulunmalarına yol açtığını söyledi.

Dr. Green, uydunun buzla kaplı yüzeyinden sızan suyun, organik materyalleri de beraberinde getirebileceğini belirtti.

Bilim insanları, Hubble teleskobunun Kasım ve Aralık aylarında uydudan aldığı görüntülerde ve 1999 yılında çekilen başka bazı görüntülerde dev fıskiyeler keşfettiler.

Görüntülerde ayrıca, Europa’nın güney kutup bölgelerinde sızan suyun hidrojen ve oksijen olarak ayrıştığına dair bulgulara da rastlandı.

Sızan su 200 kilometre yükseklikte buhara da yol açıyor.

Uydunun yüzeyine, her saniyede yedi ton maddenin püskürtüldüğü tahmin ediliyor.

Bilgileri elde eden Southwest Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Kurt Retherford, konferansta yaptığı konuşmada, “Fışkıran madde saniyede 700 metre hızla hareket ediyor. Çıkan gazın neredeyse tümü uzayda kaybolmayarak tekrar yüzeye düşüyor.” dedi.

Europa’ya araç göndermenin, bu aracın, bir yıl kadar süreyle sert radyoaktif koşullarda kalması gerekeceğinden son derece pahalı olacağı öngörülüyor.

NASA’nın karşı karşıya olduğu bütçe sınırlamaları nedeniyle böylesi bir araştırmanın on yıldan önce yapılamayacağı tahmin ediliyor.
Kaynak:BBC Türkçe

Share