2 bin 500 metrede ‘gökyüzü nöbeti’
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nde sabahın ilk ışıklarına kadar gözlem yapılıyor.
Antalya Saklıkent’teki 2 bin 500 rakımlı Bakırlıtepe’de kurulu TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nde görevli uzmanlar, geceden sabahın ilk ışıklarına kadar gözlem yapıyor.
Saklıkent’teki gözlemevinde 150 santimetre çapıyla Türkiye’nin en büyük teleskobu bulunuyor. Gözlemevindeki uzmanlar, çalışmalarını gece yürütüyor.
Gözlemevinde 150, 100, 60 ve 40 santimetre çaplarındaki 4 teleskop aracılığıyla gök cisimlerini ve foton ışınlarını inceleyen bilim insanları, elde ettikleri verilerle ulusal ve uluslararası çalışmalara imza atıyor.
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Başuzman Araştırmacı Dr. Tuncay Özışık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin çalışmalarının 1970’li yıllarda başladığını söyledi. 1980’lerde yer seçiminin gerçekleştirildiğini belirten Özışık, ardından 1997’de biri 40 santimetre, diğeri 1,5 metre çapında iki teleskopla çalışmalara başlandığını dile getirdi.
Bugün gözlemevi yerleşkesinde, değişik çap ve özelliklere sahip, farklı alanlarda kullanılan 4 teleskop bulunduğunu ifade eden Özışık, şunları kaydetti:
“İkisi kendi kendine çalışan biri 60, diğeri 40 santimetre çaplı robotik teleskop var. Yani herhangi bir operatöre ihtiyaç duymadan bilgisayar kontrollü çalışıyorlar. Bunun dışında 1 metre çaplı, dünyaya yaklaşan astroitler üzerine çalışmalar yapılan bir teleskop yer alıyor. Bu teleskobu, gerek Antalya şehir merkezindeki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi idari bürosu gerekse proje sahiplerinin kendi üniversitelerinden uzaktan bağlanarak kullanmaları mümkün. 1,5 metre çaplı dördüncü teleskop da tam otomatik ve gözlemevi yerleşkesindeki merkez binadan kontrol ediliyor.”
Antalya şehir merkezindeki idari büro çalışanlarıyla gözlemevinde 67 kişinin görev yaptığını bildiren Özışık, “TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin asıl hizmet alanı, Türkiye’deki üniversitelerin astronomi ve astrofizik bölümlerine teleskop zamanı sağlamak. Bize yıl içinde gönderilen projeler arasından seçilenler için teleskop zamanı tahsis ediliyor ve araştırmacıların gerek buraya gelmesi gerekse robotik teleskoplarla gözlenmesi istenen alanları bize bildirmesiyle bu gözlemler yapılıyor” dedi.
Gözlemlerin ardından elde edilen verilerin ilgili kişilere gönderildiğini belirten Özışık, bu verilerle tezler, makaleler ve yayınlar hazırlandığını dile getirdi.
“Gördüğümüz evren nasıl oluştu”
Bakırlıtepe’deki yerleşkeye gelerek teleskoplarla gökyüzüne bakmak isteyen çok sayıda vatandaş bulunduğunu anlatan Özışık, bu talebi karşılamalarının mümkün olmadığını ifade etti.
Akdeniz Üniversitesi yerleşkesindeki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Halk İstasyonu’nda vatandaşların her salı ve perşembe gökyüzünü izleyebileceğini bildiren Özışık, merkezin yılda 3 bin ziyaretçiyi ağırladığını ve burada soruları cevaplandırmaya çalıştıklarını söyledi.
Zaman zaman ilginç sorular gelebildiğini dile getiren Özışık, şöyle konuştu:
“En çok sorulanlardan biri ‘Gördüğümüz evren nasıl oluştu?’ oluyor. Basit şekilde ‘büyük patlama’ konusunda bilgi veriyoruz. Her şeyin tek bir nokta içinde olduğunu anlattığımızda gelen soru da ‘O nokta neredeydi?’ oluyor ki bilim o noktada aciz kalıyor. Ancak bence çok güzel bir soru. Bunun ardından gelen en popüler soru da ‘Gökyüzünde hareketli parlak bir cisim vardı, gördünüz mü?’ şeklinde oluyor. Ancak biz onun parlak bir gezegen olabileceğini söylüyoruz. Çünkü gökyüzünde, profesyonel ve amatör astronomların, uzayı ve yeri izleyen uyduların gözüne çarpmayacak ancak halkın göreceği parlak bir cisim olma olasılığı çok az. Ancak insanların gökyüzü ve astronomiye ilgileri, sorular UFO sorusu olsa bile bizi memnun ediyor.”
“Antalya’da ışığın yüzde 30’u gökyüzüne savruluyor”
Özışık, gözlemevlerinin yüksek tepelere yapılmasının en önemli nedeninin şehir ışıkları, hava kirliliği, toz gibi etkenlerden kaçmak olduğunu belirtti.
Antalya’nın her geçen gün gelişmesiyle buradaki gözlemevi şartlarının da değiştiğine işaret eden Özışık, “Antalya, 1990’lı yıllardaki kadar küçük kalmadı. Dolayısıyla bizim kuzeydoğu ufkumuzu etkiledi. O bölgedeki bilimsel çalışmalar ışık kirliliğinden etkilendi. Bunun ekonomiye de büyük zararı var. Yaptığımız çalışmalara göre, Antalya’da ışığın yüzde 25 ila 30’u adeta gökyüzüne savruluyor” dedi.
Özışık, ışık kirliliğinin önüne geçebilmek için uygun ampul kullanılması, bina dışı ve sokak aydınlatmalarına özen gösterilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.